17 Şubat 2012 Cuma

"Ben buradayım ve bunu Biliyorum." Bu başlangıçtır, bu sondur. " Ben, şimdi Ben'i Biliyorum"



Bu en zorudur. Yaşamın içinde devam edegelen her durumda, zamansız olabilmek.

Eski bilinç sana kendi zorunluluk anlayışını dayatır. Oysa sen özgür olmak, kanatlarınla rüzgârlar yaratmak, gezgin olmak istersin.

Bir sebebe - nedene dayalı hayatı terk etmeyi seçmişsindir. Oysa çevren, sevdiklerin, hayatın gerekliliği dediğin ödemelerin, hala etrafında, o aman vermez dansı devam ettirmektedirler.

Öyleyse ne yapacaksın, nasıl olacakta sen tüm bunların arasında, altında ya da yanında dururken, kendin olan o tanrısal Meleği deneyimleyeceksin.

Çok kolay, bu çok kolay:))

Bir yerden, bir biçimde kendini sevmeye başlayacaksın. Tüm bu var olan kargaşa ya da kasvetli hayatta kalma mücadelesi ile hiç ilgi kumadan, olanları kendini sevmenin testi ya da ölçüsü haline getirmeden.


Kendini sevme seçimi yapacaksın. Oturacaksın ve neye mal olursa olsun, unutulan bir randevu, yanan bir yemek, fırçalamayı unuttuğun dişlerin gibi... Kendini sevmeye zaman ayıracaksın.

Gerçekten de eski bilincin sende nasıl yer ettiğini, kendi kalıplarına, önermelerine ve inançlarına seni nasıl ortak ettiğini sanıyorsun. O bunu sadece tekrarla yaptı. Sadece tekrarla. O sihirlidir. Tekrar sihirlidir. Bunu zaten biliyorsun. Şimdi onu sen yönetiyor olacaksın.

Günde 5 dakika, günde 10 dakika hiç bir nedene bağlı olmayan sevgi. Bunu deneyimlemek, kendinle dans etmek, bedenini onurlandırmak, ne kadar aptal ya da kötü olduğunu düşünürsen düşün; Yeryüzündeki ayak sesini dinlemek, hissetmek istemez misin?

Burada oluşunu, bir ölçüye bağlı olmadan kutlamak istemez misin? Öyleyse;

Her gün, bir ara “Dur”. Elinde ya da zihninde ne varsa bırak. Olduğun yere otur. Derin nefesler alarak, etrafı, yaşamı, Dünya'yı dinle. Tüm içsel gürültünün ardında var olan, o kutsal sessizliğin gelip sana dokunmasına izin ver. Bir şey hissetmesen bile. Bu önemli değil. Çünkü sen böylece tüm evrene ve kendi evrenine çağrıda bulunmuş olursun. Dersin ki; "Ben buradayım ve bunu Biliyorum." Bu başlangıçtır, bu sondur. " Ben, şimdi Ben'i Biliyorum"

Bu anlar işte, senin kim olduğunun gerçek yansımasıdır. Aslında yansıması bile değil. Tam olarak onun organiğinin ucudur. Gerçeğe, kendine dokunuşundur.

O sessizlikte ya da var olan tüm kargaşanın gözleminde kendini sevmeyi isteyebilirsin. Kısa bir an için olsa bile. Bilineni durduğunda o kısa anlar, bil ki zamansızlığın mucizesini taşır. O kısa An’lar seni kendi okyanusuna taşır.

Her şey sanılanın aksine çok kolay, sade ve beklenilmeyecek kadar da şaşırtıcıdır. Tekrara bir süreliğine güvene bilir misin? Hiç kural ve beklenti koymadan. Sadece isteyerek. Onun sana geleceğine her ne kadar hiç bir şey olmuyormuş gibi görünse de buna güven bilir misin?

Öyleyse şimdi “Dur”. Gözünü kapat ve ellerini yüzüne götür. Birkaç dakika bile olsa kendine sanki bir başkası dokunuyormuş gibi dokun. Bırak hislerin ve üstü örtülü duyguların sana geri gelsin. Bırak bedenin seninle birlikte olma deneyimini massetsin-içine emsin. Bırak senin varlığının güvenindeki bedenin bunca yıldır taşıya geldiği ağırlıkları serbest bıraksın.  

Sadece ona dokun. Beklentisizce. Yönetmeden. Öylesine. Faturaların, seni bekleyen işlerinin, eski düzenin çalar saatlerinin arasında otur ve kendine dokun. O çalar saatleri bir süreliğine kendin için kur. Ne kaybedeceksin. Zaten “ –meli  -malı “ ların dünyasında sıkışıp kalmış olan yaşamın biraz da kendisi için bir şeyler yapsın.

Çocukken hiç bilmediğin bir dili kullanmayı, o dilin incelikleri içinde yüzmeyi, ifade etmeyi öğrendin. Ve başlangıçta, çok sonrasındaki yeterliliğin ve olacak olanlar hakkında hiçbir fikrin yoktu. Sen tekrar ettikçe, dikkatini verdikçe o yeteneğin; doğallıkla ve kendiliğinden gelişti. Yaşam buldu. İfade buldu.

Şimdi de olacak olan bu. Kolaylıkla, biraz zamanla; ama kendiliğinden, büyüleyici, beklenmedik.

Öyleyse kendine durma iznini ver. Hiç bir şey için. Yargısızca. Kendinle olmanın tadı için. Ruh’un belirişi için. O beliriş sendin. Şimdi o Beliriş; artarak, akarak, yoğunlaşarak yepyeni bir İnsanı yaratmak istiyor. Tanrısal-İnsan. Gerçek Sen. Uykuda olan sen uyanmak istiyor. Tüm o rüyaların arasında kısa bir anlığına duramaz mısın? Seslerin içindeki sessizliğe, o sessizliğin sesine izin veremez misin?

Böylece, Yeni Zamanlarda, yeni yaratımlar, yeni coşkular, deneyimlenmemiş sonsuz sayı da potansiyeller seni bekliyor. Günde birkaç dakika durarak ve onun, onların sana gelişine izin vererek zamanı kendi lehine çevirerek, kendini yeniden yaratabilirsin. Bunu istiyor musun?

Öyleyse olsun :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder